KOVA ÇAĞI
“Şimdi Kova Çağı denen Yeni Çağ başladı, yani ruhani kutsal suyu taşıyan testinin zamanı, bu da Kundalini’nin işi.”
Shri Mataji Nirmala Devi
Kova Çağı ne demek?
"İnsanoğlunu gelecekte ne bekliyor? Sahip olduğumuz tüm sorunlara bakıldığında, bizi parlak bir geleceğin beklediğini düşünmek çok zor. Enflasyon ve ekonomik durgunluk, çevre kirliliği, azalan kaynaklar, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan huzursuzluk ve ezilme, gelişmiş ülkelerde hissedilen düşmanlık, yalnızlık ve doğru yönü bulamama hissi bir araya geldiğinde ufku epey karartıyor...
Akıl almaz gibi gözükse de cennetten gelen sinyaller çok yakın gelecekte olağanüstü bir yenilenmenin gerçekleşeceğine işaret ediyorlar. Kısa süre önce başlamış bazı eğilimleri hatırlayacak olursak bunun o kadar da gerçek dışı bir olasılık olmadığını görürüz. Kova Çağı’nın başladığını ve yeni kuşağın içinde ruhun canlandığını duyduğumuz zamanlar o kadar da eski değil. Hala John Kennedy’nin harekete geçme çağrısının yankılarını duyabiliyor ve Martin Luther King’in hayalinin vizyonunu görebiliyoruz. King ve hayali 1968’te bir kurşuna kurban gitmeden önce, bize tüm insanlar olarak “vaat edilen topraklara varacağımızı” söyledi. Bu vaat şimdi boş gözükse de gezegenlerin döngüleri onun kehanetini desteklemekte. Bu döngüleri incelediğimizde bir rönesansın ve altın çağın hemen yakınımızda olduğuna dair ikna edici bulgularla karşılaşıyoruz.” [1]
Yeni Çağ terimine büyük ihtimalle yabancı değilsinizdir ve Kova Çağı’nın başladığını duymuş ya da bu konuda bir şeyler okumuş olabilirsiniz. Bu basitçe bir çağı (Balık) geride bıraktığımız ve yeni bir çağa (Kova) girdiğimiz anlamına geliyor. Bu her 2000 yılda bir olur – en sonuncusu Hz. İsa’nın gelişine denk gelmişti.- Bunun sizinle ne ilgisi mi var? Aslında hem sizinle hem de bu gezegende yaşamakta olan herkesle çok fazla ilgisi var. İlk olarak, eğer daha hiçbir değişim geçirmediyseniz değişmek için bir şeylerin sizi zorladığını hissediyor olabilir ya da etrafınızda değişiklikler gözlemliyor olabilirsiniz. Her iki şekilde de Dünya denen bu gezegende hayatın öyle ya da böyle düzenden çıktığının kesinlikle farkındasınızdır.
Bu, bir çağdan diğerine geçerken yaşanan olağan bir şey, çünkü insanlar kendilerini yeni enerjilere uydurmak için mücadele ediyorlar. Çok önemli gelişimler de görmüş olmalısınız. Örneğin bilim alanında, bilgisayarlar ve teknolojide, astrolojide, vejeteryanlıkta ya da daha önceleri tuhaf ya da saçma gözüken başka konular hızla daha popüler hale geliyorlar. Hepsi de Kova burcuyla ilgili konular. Bu konular gittikçe daha yaygın hale gelecek ve insanların kendilerine yardım etmek ya da kendilerini anlamak için başvurdukları astroloji ve diğer “mistik” teknikler insanların Yeni Çağa kendilerini hazırlamak için onları ruhani benlikleriyle daha uyumlu hale getirmede faydalı olacak.
İnsanlar şu anda bile sordukları soruların cevaplarını kendi içlerinde aramaya başladılar, artık bunu dışarıda para, mal mülk ya da başka insanlarda aramıyorlar. Toplumun daha aydınlanmış insanları Yeni Doğuşa ve onun insanlık, iyilik, gerçek, ruhaniyet ve aydınlanmaya olan vurgusuna kucak açacaklar.” [2] Kova Çağı şarkısını da duymuş olmalısınız, “Jüpiter Mars’la aynı eksene gelecek.” Aslında bundan fazlası var çünkü Jüpiter ve Mars sık sık aynı eksene geliyorlar. Bu yeni çağla ilgili asıl önemli olan dünyamızı kasıp kavuracak olan güçlü değişim, şu anda zaten fark edilen tavırlar, eylemler ve niyetlerde gerçekleşecek olan değişim. Başlangıç tarihi milenyumun başında bir tarih olarak hesaplanıyor ve tam tarih astrologlar, uzay bilimciler, din uzmanları ve diğerleri arasında hala tartışılıyor olsa da Kova Çağı’nın etkilerini hissetmeye başladık bile.” [3]
Her şeyin bütünleştiği Çağ
"Yeni Çağ’da yüzyıllardır yaşamış olan sahte öğretilerden, yıkıcı beyin yıkamalar ve saçmasapan fikirlerden, Tanrı, eğitim, tıp ve sevgi ile ilgili çocuksu hikayelerden kurtuluyoruz. Sahte toplumun yozlaşmış temelleri yıkılıyor. Bu kriz dönemi dünyanın sonuna işaret etmiyor. Yaklaşmakta olan son değil, başlangıç. İnsanoğlunun yüzyıllardır içinde yaşadığı hayal alemi sona eriyor ve yepyeni bir güne ve parlak yeni bir yola gözlerimizi açıyoruz.
Şimdi Kova Çağı’nda her şey birleşiyor. Bütün farklılıklarımız ve ikilikler çiçekçideki kokular gibi birbirine karışıyor. Ta ki bütün farklı çiçekler bukete kendi kokularını katıp aralarındaki farklar ortadan kaybolana kadar. Her bir çiçek kendine ait özelliklerini koruyor, her birinin kokusu kendine has ve ona yaklaştığınızda farkını görebiliyorsunuz fakat dükkandaki o olağanüstü kokuyu yaratmak için diğer çiçeklerle bütünleşmiş.
Öz değerimiz içimizden geliyor, içimizde sahip olduklarımızdan, gelişimimiz ve evrimimizden ve topluma katabileceklerimizden. Artık belirgin farklılıklar eriyip gidiyor ve bütünün bir parçası haline geliyoruz. Evrenin enerjisiyle bütünleşip birleşiyoruz, büyük kozmik ruhla.
Mistik olarak Kova arkadaşlığı temsil eder. Arkadaşlık en yüceltilmiş haliyle karşımıza çıkıyor, en asil yönüyle – anlayış, işbirliği ve kardeşlik olarak. Sevgi ve arkadaşlığın sahiplenme ya da ego ile hiçbir ilgisi olmayacak. Yeni Çağ’da sevgiye yönelik “sen bana aitsin” fikri sona eriyor. Çıkara dayalı ya da para gibi art niyetle kurulan arkadaşlıklara yer kalmıyor. Saf sevgi, Tanrı’nın tanrısal ve saf sevgisi haricinde herhangi bir şeyin üstüne inşa edilmiş sevgi ve arkadaşlıklar bu hissi bir alışverişe dönüştürüyor – bu noktada kim olduğunuza değil de benim için ne yaptığınız ya da yapabileceğinize göre sevgi ve arkadaşlıklar var.
Bu, barış, birlik ve sevgi zamanı. Kova’nın zıttı olan Aslan bizi onu tamamlayan özelliklerle sarıyor. Güneş’in tanrısal tahtı olan Aslan bizi kalplerimizin ve içsel varlığımızın büyümesi için cesaretlendirip onurlandırıyor, zenginleştirip aydınlatıyor. Kova ile beraber Aslan bireyselliğimizi tüm insanlıkla bütünleştiriyor. Başkalarına faydalı olabilmek için önce kendi içimizde bir yer bulmamız gerektiğinin farkına varıyoruz.
Birleşik etkileri altında çıkara dayalı arkadaşlıklar, yerini gerçek kardeşliğe ve saf bütünlüğe bırakıyor. O zaman kendimizi evrensel ruhla bir bütün olmak için hazırlayabiliriz… Kova Çağı’nda kendi benliğimizde ve toplumda olmasını istediğimiz gelecek için geçmişten sıyrılıyoruz. Gelecek olan cevaplar tamamen yepyeni olacak, tamamiyle orijinal fakat şu ana kadar var olmuş olan şeylerin ve olmasını istediklerimizin tam bir tahlilini yapmayı gerektirecekler. Şu anki haliyle tanıdığımız tüm kurumlarımızın bu yeni gerçekliğe kendilerini uydurmaları gerekecek.” [4]
Bu Altın Çağ tüm dini rejimlerin bir sentezini yapacak ve akılları sonsuza kadar cehalet ve sahtelikten özgür kılacak. Bir kez aydınlandığında her insan kendi içinde bireysel yolculuğuna çıkacak ve yeni ırkın bir üyesi olmak için çabalayacak. O yeni ırk ki Gerçeğin ve ezeli Ruh’un arayışı içinde olan ruhları uyandıran süper farkındalığa sahip insanlardan oluşacak ve bu süreçte her dilde ve ulustan insanları tedavi edecek. Bu yeni milenyumda artık sahtelikler ya da ikiyüzlülükler değil, ruhani yaşam ve üçüncü-göz vizyonları olacak. Bir aile olarak insanoğlu, mistik vahilerin zamanına ve aklın gerçekten özgürlüğüne kavuştuğu çağa giriyor. Bu çağ yaygın olarak ruhaniyet ya da Yeni Milenyum Dini olarak biliniyor.
Fakat ondan önce Yeni Çağ ile ilgili şu anki nabızla ilgili küçük bir uyarı:
Gerçeklik ve Sahtelikler
Yeni Çağ ile ilgili iyi olan şeyler
“Yeni Çağ aslında pek çok inanışın ve düşünce akımının bir sentezi. Buradaki vurgu insanları aşağı çeken materyalizmin getirdiği sınırlandırmaların reddi ve kişinin kendi gerçeğini inanç, imgeleme ve pozitif afirmasyonla nasıl değiştirebileceğinde. Bir açıdan bu ruhani bir uyanış, “theosfer”in harekete geçmesi ile şifa, alternatif ruhaniyet, ezoterizm, çevresel duyarlılık, alternatif yaşam tarzları, yaşamın farklı boyutlarının farkında olmak ve kozmozla uyum içinde olmanın bütünleşmesi.
Yeni Çağ ile ilgili iyi olmayan şeyler (ve dikkat edilmesi gereken noktalar):
Ne yazık ki her harekette olduğu gibi Yeni Çağ da her çeşit sahtekarın, şarlatanın ve soyguncu tüccarın istilasına uğramış durumda. Neyse ki bunlardan çok basit bir kuralla uzak durmak mümkün. Mesela herhangi birisi size bir mantra vermeden, auranızı temizlemeden, vibrasyonlarınızı yükseltmeden, Kundalini enerjinizi uyandırmadan önce sizden para isterse, sizi görsel bir arayışa çıkartırsa, sizi hermetikler ya da herhangi bir şeye sokmaya çalırsa, o kişi bir sahtekardır ve ondan vebaymışcasına uzak durmak gerekir…
Medyumlarla ilgili not: aura okumaları gibi şeyler için para isteyen pek çok medyum ve psişik güçlerle ilgilenenler vardır. Bu her ne kadar adil bir hizmet gibi görünse de bu insanların sadece psişik güçlerle ilgilen insanlar olduğunu ve ruhani insanlar olmadıklarını hatırlamanız lazım. Onların eterik ve astral (düşük psişik) boyutlarla ilgili bir bilgileri var. Bu, onların ruhani bir uyanışlarının olması gerektiği (ya da olduğu) anlamına gelmez.
Bu çok basit bir gerçektir: gerçek bir ruhani öğretmen asla para talep etmez.
Bir kez bu basit gerçeği anladınız mı Yeni Çağ’ın tuhaf ve muhteşem dünyasını istediğiniz gibi keşfedebilirsiniz (ya da kar arayışındakiler ve hırslı tüccarların tuttuğu yer çıkartıldıktan sonra kalan az kısmı)!
Yeni Çağ hakkında başka ne kötüdür
Yeni Çağ ile ilgili bir başka sorun da eleştirel düşüncenin mutlak yokluğu. İnsanlar her çeşit saçmalığa inanırlar ve daha düşük astral seviyelerde bulunan oluşumlardan gelen olumsuz önerilere fazla eğilimliler. Bunun iyi bir örneği de dehşet verici “dünyevi değişimler”e olan şaşırtıcı yaygınlıktaki inanç. Bunun hiçbir gerçek temeli yoktur. Milenyum gelip de Kaliforniya, Japonya ya da herhangi başka bir yerin hala dalgalar tarafından yutulmadığı, dünyanın ekseninde yer değiştirmediği ve insanların DNA’sının mucizevi bir şekilde değişmediği, vs vs ortaya çıkınca pek çok utanmış insan olacaktır.
Tabii ki bu kehanetleri öne süren insanların açıklamaları olacak. Mesela bu gerçekten oldu, fakat daha hassas bir seviyede. Ya da insanoğluna bir müddetlik lütuf verildi. Ya da ruhani güçler fikir değiştirdiler.
İzlenebilecek en iyi yol Yeni Çağ ile bilimsel düşünceyi birleştirmek. Böylece ikisinin de en iyi noktalarından faydalabilir ve herhangi birinin aşırılığına kaçmanın yaratacağı yanlışlardan kurtulabiliriz.” [5]
Dan Costian’ ın (Ph.D) kitabındaki derin ruhani görüşleri ve bilgisi Kova Çağı’nı çok iyi açıklıyor. Farklı çağları yaratmış olan burçların tarihi önemi ile ilgili açıklamaları insanoğlunun ve dünyanın geleceğini gözden geçirmek ve tekrar ele almak için kutsal birer anıt.
Ona göre bu çağlar “ekinoksa göre belirlenir ve 2000 yıl kadar etkili oldukları gözlenir. Onlara o sırada zodyakta geçiş yaptıkları burcun ismi verilir. Her bir çağa denk düşen bir aeon vardır, yeni bir avatarın enkarne olmasıyla beraber yeni bir tanrısal kalitenin açığa çıkması.
Kova Çağı
Kova Çağı (yaklaşık 2000) Satya Yuga’nın ortaya çıkmasıyla başlar. Bu çağın başlangıcı 2000 yılı ile ilgili yapılmış olan çeşitli hesaplara göre belirlendi. Bazı astrologlar insanoğlunun mistik Balık çağından çıkıp aydınlık Kova çağına 2000-2500 tarihleri arasında geçeceğine inanıyor. Bu da hurafelerin ve dogmatik dinlerin sonu anlamına geliyor (Bruno Wurtz). Dünyada Mehdi’nin nasıl görüneceğinden bahseden İslam’daki Ahmediye Hareketine göz atmak ilginç olabilir. Burada Gibb ve Kramer’dan bir alıntı yapacağız (Kısaltılmış İslam Ansiklopedisi, sayfa 24): “O’nun ikinci ya da vaat edilmiş Mesih olduğunu kabul etmek bir inanç meselesi çünkü her şeyden önce O’nun Hicri 14. yüzyılın başında geleceği Muhammed tarafından kehanet edilmişti.” Ya da Muhammed döneminin başı olan Hicret 20 Eylül 622 tarihi idi ve bu da yeni çağın başı olarak bize 1922 yılının sonu ya da 1923’ün başına işaret ediyor.
Şimdi milenyumun sonuna doğru ağır gezegenlerin evrimine işaret eden kısa bir alıntı var:
Pluto, gezegenlerin en güçlüsü, 1995 yılının başına kadar Akrep burcunun yöneticisidir ve ondan sonra Yaya girer. Eski şeytanları tamamen yok etmek üzere onları uyandırır ve bu temizlik en dipteki tüm çamuru yüzeye çıkartır. Bu enerji eğer doğru kullanılırsa insanı temizleyecek fakat çarpıtılırsa onun aleyhine çalışacak. Pluto’nun Akrep’te olması hayat, ölüm ve yeniden doğuma işaret ediyor. Sonra Yay burcuna, üstün ruhun, metafizik soyutlanmanın ve temel arayışın temsilcisine geçecek.
Diğer üç ağır gezegen tek tek Oğlak burcundan çıkacak ve Kova’ya girecek: Satürn 1991’de, Uranüs 1996’da ve Neptün 1999’da. Bu da insanoğlunun Kova Çağına geçtiğinin ve yeni bir farkındalık ve yeni bir ruhani düzenin oluştuğuna işaret ediyor.
1996’da Uranüs yöneticisi olduğu Kova burcuna girecek. Böylece materyalizm ve bencilliğin hakimiyeti sona erecek ve iyilik ve evrensel bütünleşmenin güçlü olduğu yeni bir toplum yaratacak. Bu, eski kavramaların ortadan kalkması ve her türlü fiziksel ve ruhani engelin yok olması anlamına geliyor. Fakat dikkatli olun! Jüpiter’in 1996-1997 arasında Uranüs ile birlikte Kova burcuna girmesi, tanrısal öfkenin onu inkar edenlere ve dünyanın ruhani düzenini bozanlara karşı patlaması anlamına gelebilir.
Astrolog Alain Kova Çağı'nın 1962'de başladığını varsayıyor. Benjamin Creme'e göre bu çağın başı 1982'nin baharına denk geliyor başkalarına göre ise bu tarih 1987. Dünyaca ünlü psikolog Carl Gustav Jung (1875-1961) bu çağın 1997'de başlayacağını öngördü (Bruno Wurtz, New Age, Ed. de Vest, Timisoara 1992.) Shri Mataji Nirmala Devi Satya Yuga'nın 1993'te vernal ekinoksta başladığını duyurdu.
Eğer Balık bir su burcuysa Kova daha da fazlası. Döngünün son çağları göz önüne alındığında zodyaktaki memeli hayvan isimlerinden oluşan burçlardan su canlılarına geçilmesi Ezeli Okyanusa geri dönmek olarak algılanabilir.
Bu da döngünün başladığı Orjinal Atomun içine geri dönmek (onun içinde kaybolmak) anlamına gelir.
Aradan geçen ve daha gelecek olan zaman tanrısal açıklamanın ihtişamını, Evrensel Varlığın yedinci ve dolayısıyla son enerji merkezinin (Adi Sahasrara'nın) açılmasını ve tüm evrensel sürecin bu şekilde taçlandırılmasını temsil ediyor. "Yedinci meleğin sesinin duyulacağı günlerde, o melek borazan çalmadan hemen önce Tanrı'nın sırrı da tamamlanacak" (Revelation 10:7.) Omega noktası, evrimin, sonsuzlukta, ruhun alanında, tüm bilginin birleştiği yerde bitişini temsil eder (Chevalier, Gheerbrant, sayfa.26.) Sahasrara ruhani yükselişin tamamlandığı yerdir, Cennetin Krallığı.
Kova burcu çağı yaşam suyunun (Kundalini), Kutsal Ruh’un, insanın üzerine akması olarak yorumlanır. Bu insan mikrokozm ile tanrısal mikrokozm arasındaki uyumun, gerçekten erişilmiş olan “mistik birliğin” (yoga) bir işaretidir. Ama bunun gerçekleşmesi için insanın, Tanrı tarafından yaratılmış olan ve Onun görüntüsünde tanrısal bir cisme, Adem’e dönüşmesi gerekmektedir. ( (Genesis 1:27; ayrıca 5:1.)
Çünkü John’un Kurtarıcının son gelişi hakkında söylediği gibi “ tezahür etmediğimizde biz ne olacağız; eğer tezahür ederse biz Onun gibi olacağız çünkü Onu olduğu gibi göreceğiz. Ve Ona bu ümitle bağlı herkes kendini Onun kadar saflaştıracak” (1 John 3:2-3.) Bir başka deyişle insanın kendisini tanrılaştırması gerekmektedir bu da enerji düzeyinde saflaşmayı ve Kundalininin bu mistik birleşmeyi gerçekleştirmesi demektir. İnsani düzeyde bu saflaşma aydınlanmayı mümkün kılacaktır.
Levi H. Dowling (1844-1911) açıklamıştır (L.N. Fowler & Co. Ltd., Romford, Essex)
“Bu çağ ihtişam ve ışık çağı olacak çünkü o Kutsal Nefesin evidir; ve Kutsal Nefes ebedi sevginin Logo’sunu yeniden kanıtlayacaktır. Her çağın başlangıcında bu Logos et bedende tezahür eder ki insan görebilsin, bilebilsin ve sınırlı olmayan Sevgiyi anlayabilsin diye. Güneşin her devrinde, oniki kere, Tanrının bu Sevgisi dünya üzerinde ete bürünür. (p.15.)
İncil, Kova burcunun başlangıcını (= su kovasını taşıyan) şu şekilde anlatmaya devam eder. “ Ve sonra kovayı taşıyan adam bir cennet arkının altından geçecek. İnsanoğlunun sembolü ve mührü doğu göğünde yükselecek. O zaman bilge olanlar başlarını kaldıracak ve dünyanın kurtarılışının yaklaştığını bilecek.” ( 157.29,30.) Ve beraberindeki dipnot ( Fransızca baskıda: bizim çevirimizde) şu şekilde açıklar: “ Bu çağın başlangıcından itibaren, yani o andan itibaren, gittikçe daha da fazla sayıda insan sadece metnini takip etmekten ziyade İncilin ruhunu anlamaya başlayacak. İnsan ırkının en büyük kısmı bu ruh tarafından nüfuz edildiğinde, ki bu kitap da buna katkıda bulunmaktadır, insanlık kesin olarak Kova Çağında olacaktır. Kova Burcu İnciline şu anki adı işte bu yüzden verilmiştir. (6)
Peki Bu Milenyum de neyin nesi?
Sözde 20. yüzyıl sona yaklaşırken belli tarihler, daha önce eşi benzeri olmayan bir değişim ve milenyum kehanetleri hakkında, hepsi birazcık kafa karıştırıcı olabilir, konular hakkında fazlaca konuşulmaya başlandı. Ama son günleri sayarken zamanın fazlasıyla göreceli, insan yapımı bir kavram olduğunu hatırlıyoruz.
Örneğin:-Hiristiyan dünya saati Julian takviminde Milenyum olan 2000 yılını vurduğunda, İslami dünya saati 1421 Hicri takvimi yılını vuruyor olacak. Sikh-Gurumat geleneği içinse sadece 531 yılındayız ve Musevi geleneğinde saat 5760-61 yılında olacak. Budist takviminde ise 2500 yılına varacağız ve Güney Amerika’nın Mayan geleneğinde 5114 yılına girmiş olacağız. Antik İrandan Zerdüşt geleneğinde 2900 yılına yaklaşırken Çin geleneğinde kaydedilmiş zamanın en başından 4637 yılına ulaşacağız. Eski Hint geleneğinde ise eğilim tamamen farklıdır. Orada zaman yugalar (çağlar), doğum ve ölüm döngüleri olarak benimsenir. Yine de farklı geleneklerden gelen belli modeller şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
Ortak fikir göstermektedir ki Hint geleneğinin Kali Yuga (karanlık ve cehalet çağı) adını verdiği çağdan çıkmaktayız ve tüm sahteliklerin açığı çıkıp yok olacağı Satya Yuga (gerçeğin çağı) ya girmenin eşiğindeyiz. Bu iki Yugayı birbirine bağlayan Yuga ise Krita Yuga (geçiş çağı) olarak adlandırılmaktadır.
Batılı astrolojik bakış açısına göre bu Balık Çağında Kova Çağına geçiyor olduğumuz anlayışına karşılık gelmektedir. Kova Çağının başlangıcı bize ruhani uyanışlardan, kendi ruhani benliğimizin farkındalığı sayesinde her bir insanın mükemmelleştirilmesinden bahseder. Dünya üzerinde yeniden doğuş ve büyük bir ruhani gelişme. Tüm bunlar çok daha büyük bir neşe ve pozitivitenin habercisi.
Fakat Hıristiyan geleneğinin genel olarak kabul ettiği fikir Milenyumun 2000 yılı civarında başladığıdır. Websters 9. Collegiate Sözlüğü, USA, 1983 şöyle bir tanım vermektedir. :- "Vahiy Kitabının 20. bölümünde bahsedilen 1000 yıl süresince Kutsal Ruh hüküm sürecektir. Bu dönem büyük bir mutluluk yada insani mükemmelleşme dönemidir".
İslam geleneğinde Kutsal Kuran ve Hadislerin kıyamet zamanı olarak bilinen gelecekte yargı ve yeniden doğuş zamanından bahsettiği pek çok örnek vardır. Peygamber geleneklerinde bu zaman Hicri takvimine göre 1400 yıl sonra gelecektir ki bu da Milenyum ve 21. yüzyılın gelişiyle çakışmaktadır.
Budistlere göre Dharma Çarkının, Buddha’nın gelişinden beri yani 2500 yıldır ilk kez döndürüleceğine dair bir beklenti vardır. Gautama Buddha çarkın her bir devrinin insanlık için yeni bir başlangıç ya da yeniden doğuşun işareti olduğunu öğretmiştir.
Kudüslü Şövalye John’un Kehanetleri Kitabına (11. yüzyıl) göre: “Bu bin yıldan sonra gelecek olan binyıl bir ışık zamanına dönüşecek. İnsanlar sevecek ve paylaşacak ve hayal edecek ve hayaller gerçek olacak.” Ve devam eder: “ İnsanlar her bir insanın küçük bir kısmını oluşturduğu tek bir vücut olacak. Hep beraber kalp olacak ve tek bir dil konuşacak.” “insan cennete ulaşmış olacak” “İnsan her şeyin ruhunu bilecek” “İnsanlar ikinci kez doğacak ve Ruh onlara gelecek.”
Roma döneminin Antik Sibylli Kehanetleri geleceğin neler getireceğine dair kolektif bir vizyona sahiptir… örneğin “ Kötülük dünyayı terk edecek ve tanrısal okyanusa gömülecek.”
William Blake (1757-1827), “Cennet ile Cehennemin Evliliği” V14 adlı eserinin Musevi geleneğinden şöyle bahseder: altı bin yılın sonunda evrenin ateş tarafından yok edileceği geleneği doğrudur. Alev alev yanan kılıçlı meleğe yaşam ağacını koruması emredilmiştir. Ve o bunu yaptığında bütün yaratılış yok olacak, şimdi sonlu ve yozlaşmış görünürken, o zaman sonsuz ve kutsal görünecektir. Eğer idrak kapıları temizlenirse her şey insana sınırsız görünecek. İnsan kendisini öylesine kapatmıştır ki her şeyi kendi derin mağarasının dar çatlaklarından görmektedir.