Ekoloji
Geleceği seçelim
Ekoloji kelimesi eki Yunancada oikos / ev / ve logos / bilim kelimesinden gelir ve başka kelimelerle beraber kullanıldığında manası “evi yöneten prensip” tir.
Geçmişten beri insanoğlunda, her bir canlının varolması için bir neden olduğu bu yeryüzünde, onunla bütünleşerek, onu gerçek evi gibi görerek, uyum / homeostasis içinde yaşamak için çevreyle olan bağlarını, ilişkilerini, farklı olan canlılarla ortak yaşamını, eş zamanlılığı, besin zincirini ve piramidini araştırmak ve etüt etmek arzusu bulunmuştur. Etrafımızdaki doğanın tüm güzelliği 4 milyar senedir süren evrimin neticesi olan çeşitliliğin uyumuna dayanmaktadır. İnsanoğlu yaşamının her evresinde bu biyolojik çeşitlilikten besin, ilaç, dinlence, kültür ve estetik olarak istifade etmektedir. İnsanoğlu, ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli, bu birbirini etkileyen bijolojik ve çevresel sistemi kolay kolay kuramaz...
Ancak artık günümüzde bu “ev” de neler oluyor...
İklim değişikliği ve Küresel ısınma
Bitki örtüsü (flora) ve bazı cins hayvan türlerinin (fauna) tükenmesi
Hayvan ve bitkilerin yetiştiği yerin bozulması ve tahribatı
Okyanusların ve denizlerin kirlenmesi
Yenilenemeyen ve korunması gereken doğa alanlarının aşırı kullanımı
Sulak alanların kuruması ve değişimi
.... ve tüm bunların tek sorumlusu, canlı türlerin en gelişmişi olan insan, ... düşünebilerek karar verebilen tek canlı türü.. yaratmaya veya yıkmaya karar veren..... İnsanlık tarihinde ilk defa doğanın uyumunu tehdit eden en büyük unsur insanın bizzat kendisi oldu, bu artık yeryüzündeki yaşamı da tehdit edecek bir boyutta...
Acaba insan kendisine tanınmış bu özgürlük ayrıcalığının farkında ve buna minnettarmı?
Almış olduğu kararların sorumluluğunu üstelenerek çekinmeden gelecek nesillerle yüzleşebilecekmi?
Seattle’ın başkanı bu toprakların bize hibe edilmediğini ama onları çocuklarımızdan kiraladığımızı söylemiştir. Eski zamanlarda yerlilerin doğa ile bağlantıları kesilmemişti ve evleri ile olan bütünlülükleriyle ilgili vizyonları açık ve netti.
İnsanın vizyonunun değişmesine ve doğaya karşı olan saygısını kaybetmesine neden ne olmuştur?
Çağdaş insan kendini üstün ve hakim zannederek yaşar ve dolayısıyla bütünün bir parçası olmaktan çıkarak bireyci ve doğaya karşı saygısız olur. Bu, içimizdeki enerjinin uyanarak bizi daha yüksek bir farkındalık boyutuna getirdiğinde değişebilir. Bu anne enerjisi sayesinde içimizde yerleşik olan doğa ile aramızdaki uyum tekrar uyanır ve bunu merkezi sinir sistemimizde hissedebiliriz. Aynı mikrokozmos’un (büyük kainatın en küçük parçası) makrokozmos’u (büyük kainat) temsil ettiği gibi, içimizde var olan hassas, derin bedenin farkına varırız.
Bu kıyaslama Gaya varsayımının ve doğu geleneklerinde Virata’nın temelini oluşturur.
İnsan vücudu aynen evren gibi 5 elementten meydana gelmiştir:
• Toprak
• Su
• Ateş
• Hava
• Eter
Bu elementlerde insan vücudunu arındırma, temizleme gücü bulunmaktadır, aynen doğal biyolojik ve çevresel sistemin kendiliğinden temizlenip arınması gibi. En fazla temizleyen element sudur. İnsan vücudunda su “arayış”ı temsil eder, doğa ile karşılaştırdığımızda tüm evrimin katalizörü, çözücüsü olan elementtir.
İç benliğimize, ruhumuza olan saygı tüm evrene saygı duymamızı sağlar ve bu güvenli ve sağlam bir dünyanın garantisidir.
İnsanoğlunun yaratmış olduğu problemlere değindikten sonra, doğanın yok olan dengesini geri getirmeye önemli ölçüde katkıda bulunacak pratik çözümler önermemiz gerekir.
Tüm problemlerimizin kaynağı biziz, bütün problemlerimizi kendimiz yaratırız. O zaman en iyi yaklaşım insanların ilk olarak kendilerini düzeltmeleri değilmi? İşte yoga sayesinde bu olur. Şimdi Sahaja Yoganın getirdiği çözümlere bakalım.
Ayrıca bakınız;
Dr Hamid Mehrani-Mylany'nin konuşması